Aşkım başka şehirde
Adı Cansel Elçin'le anılan Tuğba Büyüküstün, "Cansel ile 40 yılda bir görüştüğümüz olur, onu da çektiler." dedi.
Bir başkasına aşık olduğunu itiraf eden genç oyuncu, "Dizi çekimleri nedeniyle Antakya'dayım. Uzakta da olsa ilişkiye sahip çıkabilmek, beni çok mutlu ediyor. Her şeyden önce birine değer vermek, o değeri vermeyi istemek bile çok güzel" diye konuştu.
Cuma akşamları Kanal D’de yayınlanan "Asi" dizisinin "asi" kızı Tuba Büyüküstün, bir süredir oyuncu Cansel Elçin ile anılıyordu. Ancak Büyüküstün, Elele dergisine verdiği röportajda bir başkasına aşık olduğunu itiraf ederek, söz konusu dedikodulara son noktayı koydu.
Bir yıldır röportaj vermiyorsunuz. Medyaya kırgın olduğunuzu söylüyorsunuz. Nedir sebebi?
- Özetle; cümlelerin içinden özensizce seçilen kelimelerle, farklı farklı cümleler kurulması diyebilirim. Başlık da şöyleydi; "Çağan beni dövüyordu!" Ortada olmayan bir şey... Kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki! Dahası, kendilerini aradığımda da oldukça kaba bir üslupla karşılaştım. En kırıcı tarafı buydu. "Çemberimde Gül Oya" dizisi ve Çağan Irmak benim için çok önemli. O yayından sonra neredeyse iki ay kendime gelemedim!
Oyuncu olmanız aslında bir tesadüfe dayanıyor. Nasıl gelişti olaylar?
- Mimar Sinan Üniversitesi, sahne dekor ve kostüm tasarımı bölümü mezunuyum. Öğrenciyken reklam filmlerinde rol alıyordum. O reklam filmlerinde Tomris Giritlioğlu beni görüp beğenmiş. Daha sonra bana ulaşarak "Çemberimde Gül Oya" dizisi için konuştu. Aklımın ucundan bile geçiremezdim oyuncu olacağımı... Dediğiniz gibi tamamen tesadüf!
Nasıl bir aileden geliyorsunuz?'Oyuncu olacağım'deyince ailenizin tepkisi nasıl oldu?
-Ailenin tek çocuğuyum.Başlangıçta çok tedirgin oldular tabi...Annem emekli bankacı,babam da elektronik mühendisi.Lisede,genetik mühendisi olacağım diye fen-matematik okudum.Sonra gittim sahne dekor ve kostüm tasarımı okudum.Tam okul bitti mesleğimi yapacağım dediğimde de oyuncu omaya karar verdim!Sürekli fikir değiştirmelerime alıştılar artık.Gerçi,ilk zamanlarda geçici bir heves olduğunu sanıyorlardı.Annem hala,benim kadar çekingen ve utangaç kızının oyuncu olduğuna şaşırır.İnsanlarla konuşmazdım bile!
Çeşitli endişelerle sizi uyardıkları oldu mu peki?
-İlk zamanlarda babam,bu işe hazır olup olmadığımı sordu.Bana özel hayatımın olmayacağını söyledi.Ben de özel hayatımın her zaman olacağını söyledim.Çünkü kendime ait dünyanın değiştirilmesine ve hayatımın elimden alınmasına asla izin vermem.Ben hala deniz otobüsüne,dolmuşa binen genç bir kızım.Hiçbir şey değişmedi.Bakış açınızla ilgili bir şey...Oyunculuk benim mesleğim sadece.
Oyunculuğunuzu beslemek adına bir şeyler yapıyor musunuz?Yoksa tamamen bir yetenek meselesi mi oyuculuk?
-Birkaç kez oyunculuk üzerine workshop'lara katıldım.Oyunculuk doğal bir yetenek,gibi bir cümle kuramam.Çemberimde Gül Oya başladığı zaman bunalıma girmiştim.Çünkü herşeyin akademik eğitimi olması gerektiği konusunda öğrencilerini eğiten Mimar Sinan Üniversitesi mezunuyum.Ve bir anda şöyle hissetmeye başladım;"Bunca insan bu işin eğitimini aldı,yıllarını verdi.Onların yerini alarak acaba haksızlık mı yapıyorum?".Yetenek tabii ki şart ama eğitim de gerekiyor.O dönemde Çağan Irmak ve Çemberimde Gül Oya gibi bir proje olmasaydı,şu anda oyuncu olur muydum bilmiyorum.
Hep uzun soluklu dizilerde rol aldınız. "Asi" projesi nasıl gelişti?
- "Çemberimde Gül Oya" bitmeden 5-6 ay önce "Ihlamurlar Altında" projesi için anlaşmıştık. "Asi"de de aynı şey oldu. Hep aynı yapım şirketi olduğu için gelecek sezonda hangi projede yer alacağımı çok önceden biliyordum. Tomris Giritlioğlu, "Asi"yi babasının anısına çekeceğini söylediğinde projeyi reddedemedim. Aslında bu sezon hiçbir şey yapmayacaktım.
Ne yapacaktınız peki?
- Bir süre dolaşmak istiyordum. Türkiye olsun, yurtdışı olsun; sadece biraz dolaşmak... Aslında üniversiteyi bitirdikten sonra yapmayı planladığım bir şeydi bu. Ama olmadı maalesef. Dizi öyle bir şey ki; hayatınızı alıyor resmen.
Bazen aylarca İstanbul’a gelemeden Antakya’da kalmak zorundasınız... Gözünüz hiç mi korkmadı?
- Başlangıçta hiç öyle bir endişem olmadı açıkçası. Projeyi hemen kabul ettim. Ama şimdi bakıyorum da, o kadar yorucu ve ilginç bir şey ki! Neredeyse her gün çalışıyorum. Ekibin çok iyi olması en büyük avantajımız. Aksi takdirde çekilmezdi.
Dizide, adı gibi asi bir kızı canlandırıyorsunuz. Var mı Asi ile örtüşen yanlarınız?
- Ben her rolün oyuncuyla örtüştüğünü düşünüyorum. Kötü bir karakteri oynuyorsanız, kendi içinizdeki kötüyü ortaya çıkarırsınız. Aptal birini oynuyorsanız, yine kendi içinizdeki aptal yönünüzü ortaya çıkarırsınız. Hepimiz birçok duyguyu içimizde barındırıyoruz çünkü. Ben de kendimde olan duyguları veya farklı versiyonlarını ortaya çıkarıyorum. Benim için oyunculuk böyle bir şey.
Asi karakteri sizi zorluyor mu peki?
- Hayır, zorlamıyor. Aslında zorlanmıyorum derken şunu belirtmek istiyorum; karakter oturana kadar belli bir sancı çekiyorsunuz... Beyninize ve ruhunuza karakteri yerleştirdikten sonra rahatlıyorsunuz doğal olarak. Başlangıç döneminde elbette zor.
Normalde nasıl bir karakterdir
Tuba?
- İnsanın kendini anlatması çok zor... Normalde çok çekingen, oldukça utangaç biriyim. Her şeyden önce işim geliyor. Bir de her şeyi deneme-yanılma yöntemi ile yaşayan biriyim. Kendime göre en doğru olanı, araştırarak deneyselleştirerek yaşarım.
ASİ BİR YÖNÜM VAR
Şöhret size neler kattı ya da neler aldı götürdü?
- Şöhret nedir ki! Ben oyunculuğa başlarken, ünlü olacağımı bile düşünmedim. Sadece oyunculuk yapmak istiyordum. Bu, doktor ya da öğretmen olmak gibi bir şey! Oyuncuyum, ünlüyüm diye yaşamam gereken şeyleri, hayatımı ertelersem, kendime haksızlık etmiş olurum. Mümkün olduğunca çevreme göre değil, kendime göre yaşıyorum.
Özel hayatınızda nasıl bir Tuba ile karşılaşıyor erkekler?
- Oldukça duygusal ve çekingen bir kızla... Fevri hallerim olmuyor değil. Uzun süre içimde tutarım, sonra birden patlar duygularım. Asi bir yönüm var yani!
Bülent İnal ile olan birlikteliğiniz sona erdi. Şimdi de Cansel Elçin ile adınız anılıyor...
- Evet, Bülent ile geçen şubat ayında ilişkimiz sona erdi. Aslında bunları konuşmak çok tuhaf geliyor. Cansel ile 40 yılda bir görüştüğümüz olur, onu da çektiler! Hayır, ilişkimiz yok. "Cansel benim arkadaşım" demeye bile gerek duymuyorum. Malzeme buldular, bu malzeme hoşlarına gitti ve fotoğrafladılar. Sonra da birlikte olduğumuzu yazdılar. Sonuçta doğrusunu ben biliyorum. Başkalarının düşündüğüyle ilgilenmiyorum.
Bülent İnal ile Beren Saat’in birlikte olduğu yolunda çıkan haberlere ne diyorsunuz peki?
- Gerçekten ilgilenmiyorum. Beni sadece işim ilgilendiriyor. Sonuçta 25 yaşında bir kızım ben! Özel hayatım hakkında da çok fazla konuşmak istemiyorum açıkçası.
Bülent İnal, Beren Saat ve siz haziran ayında bir projede bir araya gelecekmişsiniz...
- Öyle mi? Benim bundan haberim yok açıkçası!
Şu anda aşık mısınız?
- Evet! Hem de çok.
Kıskanç mısınızdır?
- Kıskancımdır ama öyle uç noktalarda değil. Kıskançlığın çok yıpratıcı ve tehlikeli olduğunu düşünürüm hep.
Peki kapris yapar mısınız?
- Kapris? Olmadan olur mu, lütfen!
Uzaktan uzağa aşk yaşıyorum
Aşkınız dizi çekimlerinizin sürdüğü Antakya’da değilse, nasıl yürütüyorsunuz ilişkiyi? Zor olmuyor mu?
- Hayır. Benim için zor değil açıkçası. Aslında bugüne kadar böyle bir deneyim yaşamamıştım. Daha önceki ilişkilerimi hep dip dibe yaşadım. Yaklaşık dört aydır birlikteyiz. Hani derler ya, "Gözden ırak, gönülden de ırak" diye... Doğru değilmiş sanırım. Birisi için özen göstermek, uzakta da olsa ilişkiye sahip çıkabilmek, beni çok mutlu ediyor. Belki sonunda çok üzüleceğim ama bugün bunları yaşamak çok güzel.
2008 bize huzur getirsin yeter
En sevdiğiniz şey nedir?
- En sevdiğim şey; sabahları kalkıp köpeğimi ve kitabımı alıp bir yerde oturup kahve içmek. Kendi kendime vakit geçirmekten çok hoşlanıyorum. Çok fazla dışarıda dolaşmaktan hoşlanmam. Sakinlikten hoşlanıyorum.
2008’den beklentilerinizi de alabilir miyim?
- İnsan, çok güzel şeyler söylemek istiyor ama yaşadıklarınız yüzünden susmak zorunda kalıyorsunuz. Ben artık gazete okuyamıyor, TV seyredemiyorum bile! Sanırım en iyisi, huzur dilemek...